Ana Sayfa İletişim
Kullanıcı Girişi
Sakarya Hava Durumu

SAKARYA

Faydalı Linkler
















AYDINLAR OCAĞI DERNEKLERİ 27. BÜYÜK ŞURASI SONUÇ BİLDİRİSİ

Aydınlar Ocağı Dernekleri 27. Büyük Şurası, geleneğimize uygun olarak 20 – 21 Mayıs 2006 tarihlerinde Manisa'da, Manisa Aydınlar Ocağımızın ev sahipliğinde yapılmıştır. Şuramıza 28 Aydınlar Ocağı katılmıştır.
Şuramız, Ülkemiz için hayati önem taşıyan iç ve dış olayların her geçen gün yoğunlaştığı bir zamanda yapılmaktadır. Günümüzde cereyan eden olaylar, ülke bütünlüğümüz ve milli kimliğimiz açısından ve netice olarak Yüce Türk Milleti'nin geleceği açısından önem arz etmektedir.
Dünyamızın, iki kutuplu dengeden, tek patronlu hale gelmesi ve milletlerarası hukukun ciddiye alınmaması sorunlar yaratmaktadır.
Dışarıdan bu plan ve tasallutun hedefi olan Milletimiz, içeriden de dini ve siyasi misyonerler tarafından her türlü imkan kullanılarak her geçen gün milli ve manevi değerlerine yabancılaşmakta, ne yapacağını bilemez halde, günlük yaşamayı kâr sayar hale getirilmektedir.
Daha önce, Türk Milleti'nin anladığı kelime ve kavramlar anlaşılmaz hale getirilmekte, daha da kötüsü Milliyetçilik ve Müslümanlık utanılır kavramlar olarak kabul edilmek istenmektedir. Türk Milleti’nin aklı ve hafızası aşırı milliyetçilik ve aşırı Müslümanlık gibi, gerçekle telifi mümkün olmayan suni aldatıcı kavramlarla soğutularak, Müslümanlık ve milliyetçilikten korkar ve utanır hale getirilmek istenmektedir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde birbirine rakip olmayan etniklik ve milliyet maalesef ülkemizde tartışılır hale getirilmiştir.
İslâmi görünüm altında, İslâm’ın altını oymaya çalışan Vatikan patentli diyalog oyunları örtülü misyonerliktir. En son ve en mütekâmil din olan İslâm’ın diğer dinlerle takviye edilmesine ihtiyacı yoktur.
Milletimizin lâik – antilaik, olarak kamplara ayrılmak istenmesi de milli bütünlüğümüz açısından önemli tehlikedir. Bunlar Türkiye’nin yapay gündemidir. Evvelemirde kavramların genel kabul çerçevesinde tanımlarının yapılıp milli mutabakatın oluşturulması ve Türkün tarihte hep örnek olmuş hoşgörüsü içinde birlikte yaşamanın yeniden tesisi gerekmektedir.
Milli ve manevi değerlerden her geçen gün uzaklaşmanın meyvesi olarak Eğitimde şiddet ve terörün boyutlarına üzülerek şahit olmaktayız. Bugün, eğer eğitim yuvalarındaki terör ve şiddetten şikayetçi isek; uygulanan ferdi esas alan, ferdi özgürlüğü, kuralsızlığı teşvik eden eğitim politikalarını gözden geçirmemiz gerekir.
Eğitimde, özgür düşünce adına gençleri yalnızlaştıran ferdiyetçi politikalar, ailesi ile okulu ile milleti ile gönül bağı kalmamış, milli hedef ve heyecana yalnızca tarih dersi olarak bakan, eğitilmeyen, sadece öğretim gören, sınav ve ezbere şartlanmış nesiller yetiştirilmektedir. Televole kültürü ile insanlar tatmin edilmek istenmekte, haz için yaşayan ve hatta haz için ölümü tercih ederek uyuşturucu madde bağımlılığına koşan rehbersiz insanlar üretilmektedir.
Ülkemizde yaşanan olumsuzluklar, gençliği eğitimsizleştirmektedir. Diploma sahibi olanların da ne kadar eğitimli olduğu tartışılır haldedir.
Ülkemizin maddi varlıklarının sıcak para akışları ile yurtdışına hortumlanmasının yanında, bankalarının da milli hassasiyetlerimiz ve çıkarlarımız nazarı itibara alınmadan pazar metaı şeklinde yabancılara satışı da tehlikeli bir gelişmedir. Yunanlılara yapılan son banka satışları da bunu gayet açık göstermektedir.
Bazı teklifler;

Ciddi ve geleneğe sahip devletlerin vazgeçemeyeceği ve tartıştırmayacağı değer ve ilkelerden Türkiye de vazgeçemez.
  • Türk olmak şeref kaynağımızdır. Sadece coğrafi birlikteliğe dayanan "Türkiyelilik" ve içi boş, kültürel boyutu olmayan "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" ne milli kimlik, ne de üst kimlik olabilir.
  • Milli kimliğimizi meydana getiren unsurların başında Türklüğümüz ve Müslümanlığımız gelir.
  • Türk, etnik bir grup değildir; Anadolu'da hâkim kültürün ve milletin adıdır. Bunu içine sindiremeyenlerin vatandaşlıktan çıkma hakları vardır.
  • Birbirlerinin alternatifi olmayan millet-ümmet rekabetine karşıyız.
  • Milli devletimizin temel ilkelerine inançla bağlı olmakla beraber, halkımızı devletinden uzaklaştıracak yanlışlara da karşıyız. Laik-anti laik çatışmalarının ülke bütünlüğüne zararlı olduğu ve misyonerlik faaliyetlerine de zemin hazırladığı açıktır.
  • Milli menfaatler ve milli birlik her şeyin üzerindedir.
  • Türk tarihine artı ve eksileriyle bir bütün olarak bakılmalı, Osmanlı - Cumhuriyet karşıtlığı yapılmamalıdır.
  • Fert ve toplum menfaatleri birbirine ters değil; paraleldir.
  • Türkiye’nin milli bağımsızlığını ve hükümranlık haklarını her şeyin üzerinde ve buna yönelen tehditleri de en önemli mesele kabul ediyoruz. Yargı mensuplarına yönelen saldırıları şiddetle kınıyor ve bunları gündem değiştirme olarak görüyoruz.
  • Kuvvetler ayrılığı prensibi zedelenmemeli, yargı ve icra birbirini rakip olarak görmemelidir. Yargı bağımsızlığı sağlanmalı, yargıya iç ve dış müdahalelere fırsat verilmemelidir.
  • Demokrasiye ve insan haklarına saygılıyız. Demokrasi, Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik birbirini tamamlayan değer ve kavramlardır. İnsan haklarının demokrasi ve milli devletin ortadan kaldırılması için malzeme olarak kullanılmasına karşıyız.
  • AB-Türkiye ilişkilerinin getirildiği noktayı Türkiye için güvenlik sorunu olarak kabul ediyoruz. AB, Türkiye için bir medeniyet projesi değil; bir teslimiyet projesi halini almıştır. Uyum yasaları tek tek ele alınmalıdır.
  • Türkiye'nin komşuları ile ilişkilerine ülkemiz çıkarları açısından bakıyor, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin bir malzemesi ve parçası olmayı kabul etmiyoruz.
  • Artan dış ve iç borç ile cari açığı tehlikeli buluyor, dış politika üzerindeki ipotek olarak değerlendiriyoruz. Yabancı sermayeye karşı değiliz. Ancak, spekülasyona açık, kontrolsüz para akışı ile yabancı doğrudan yatırım olmaksızın milli kuruluşların yabancılaştırılmasına karşıyız.
  • Türkiye’nin ithal liberal politikalar ile kalkınması mümkün değildir. Bu uğurda, yolsuzluk ve yoksulluğun artmasına yol açan uygulamalara karşıyız.
  • Milli Eğitimin temel amacı yalnızca öğretim ve meslek kazandırmak halini almıştır. Çocuklarımıza Türk Milletine mensubiyet şuurunu kazandırmak ve milli değerlerimize yabancılaşmadan evrensel değerleri fark ettirebilecek bir eğitim vermek mecburiyetindeyiz.
  • Nükleer santraller ülke menfaatleri açısından çok yönlü ele alınmalı, yeni teknoloji ve gerekli emniyet tedbirleri uygulanmalıdır. Bununla beraber, hidrolik - termik kaynaklar da değerlendirilmelidir.
  • Türkiye’ye AB tarafından dayatılan ve çıkarılmak istenen “Vakıflar Kanunu” değiştirmemelidir. Kanun çıkarsa Anayasa Mahkemesi’ne gidilmelidir.

Ev sahibi: Yaşar ÇETİN

Manisa Aydınlar Ocağı

Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL

İstanbul Aydınlar Ocağı Genel Merkezi

Faruk MADEN

Adana Aydınlar Ocağı

Ecz. Fahri YAĞLI

Anadolu Aydınlar Ocağı

Doç Dr. Selami KURAN

Bakırköy Aydınlar Ocağı

Recep SABİT

Balıkesir Aydınlar Ocağı

Recep ERAYDIN

Bandırma Aydınlar Ocağı

Av. Hayati SELAMET

Bursa Aydınlar Ocağı

Prof. Dr. Yaşar Nuri ŞAHİN

Erzurum Aydınlar Ocağı

Yard. Doç. Dr. Tarık ÖZCAN

Elazığ Harput Aydınlar Ocağı

Hidayet ŞİŞKİN

Hatay Aydınlar Ocağı

Temel TUNCAY

İnegöl Aydınlar Ocağı

Yard. Doç. Dr. Muhittin YILMAZ

Kars Aydınlar Ocağı

Doç. Dr. Mimar TÜRKKAHRAMAN

Kırıkkale Aydınlar Ocağı

Ahsen OKYAR

Kocaeli Aydınlar Ocağı

Dr. Mustfa GÜÇLÜ

Konya Aydınlar Ocağı

M. Tekin UĞUREL

Kütahya Aydınlar Ocağı

Doç. Dr. Abdullah KORKMAZ

Malatya Aydınlar Ocağı

Yard. Doç. Dr. Necdet TOZLU

Adıyaman Mimar Sinan Aydınlar Ocağı

Yard. Doç. Dr. Hamdi DOĞAN

Niğde Aydınlar Ocağı

Dnt. Zeydan ÇIKIN

Gaziantep Nizip Aydınlar Ocağı

Nurettin BÖLÜK

Giresun Ondokuz Eylül Aydınlar Ocağı

Av. Tevfik KARABULUT

Ordu Aydınlar Ocağı

Muzaffer ÖRÜN

Rize Aydınlar Ocağı

Prof. Dr. H. Musa TAŞDELEN

Sakarya Aydınlar Ocağı

Prof. Dr. Recep BİRCAN

Sinop Aydınlar Ocağı

Ersin BİLMEÇ

Tekirdağ Aydınlar Ocağı

Prof. Dr. Orhan DEĞER

Trabzon Aydınlar Ocağı

 

 
POOLSOFT BİLİŞİM HİZMETLERİ Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.