Ana Sayfa İletişim
Kullanıcı Girişi
Sakarya Hava Durumu

SAKARYA

Faydalı Linkler
















AYDINLAR OCAKLARI 31. BÜYÜK ŞURASI
SONUÇ BİLDİRİSİ
14–16 KASIM 2008 SAKARYA

Aydınlar Ocakları 31. Büyük Şurası tarihi geleneğimize uygun olarak 14-16 Kasım 2008 tarihleri arasında Sakarya Aydınlar Ocağımızın ev sahipliğinde gerçekleştirilmiştir.
Otuz birinci Büyük Şuramız, dünyada küresel çapta ekonomik krizin ve istikrarsızlığın yaşandığı; ülkemizin bölünmez bütünlüğünün, milli ve üniter devlet yapısının tartışmaya açıldığı; küresel güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin kutsal dinimiz üzerinde tehlikeli oyunlar oynadığı bir döneme rastlamıştır. Bu dönemde milletimiz, Türk-kürt, alevi-sünni, laik ve anti laik şeklinde kamplara bölünmüş, milli ve manevi değerlerimiz tartışmaya açılmış; bunun bir sonucu olarak milli bütünlüğümüz, Cumhuriyet döneminin en büyük tehdit ve tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Ülkemizde son zamanlarda yaşanan gelişmeler, terör örgütü PKK’nın stratejik anlamda yeni bir safhaya geçiş aşamasında olduğunu göstermektedir. Bu yeni safhanın, ortak kurucu halk, ana dilde eğitim, tarihin hatalarıyla yüzleşme ve federal yapılanma adı altındaki bölücü taleplerin “demokratikleşme” ve “yeni anayasa” kılıfı altında bir ayrışma sürecini kapsayacağı anlaşılmaktadır. Bunların gerçekleşmesi halinde üniter ve milli devletten söz edilemez. Böyle bir gelişme hiçbir şekilde kabul edilmez. Anadolu, tesadüfen vatan olmuş bir coğrafyanın adı olmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti de, lütuf ile kurulmuş sömürge artığı bir devlet değildir. Türk milleti de, alt kimliklerin ortaklığı değil, milli kültürün, milli kimliğin ve milli şuurun tecelli ettiği ve yükseldiği bir terkibi ifade eden bir milletin adıdır.
Aydınlar Ocakları olarak bizler, ülkemizi içine düştüğü bu durumdan kurtarmak için ülkemizin asıl gündemini oluşturan temel meseleler üzerinde durulması gerektiğine inanıyoruz. Bu inançla gerçekleştirdiğimiz 31. Büyük Şuramızın, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu temel meseleler ile ilgili tespit ettiği görüş ve teklifler aşağıda belirtilmiştir.

Ülkemizin ekonomik durumu, küresel krizin de etkisiyle ciddi bir tehlike altındadır. Dış ticaret ve cari açık, ekonomide yapısal bozukluklar meydana getirmekte büyümeyi ve refahı önlemektedir. Özelleştirme ile Türkiye’nin Cumhuriyet döneminde biriktirdiği kaynakları yok pahasına satılmaktadır. Özelleştirme yabancılaştırmaya dönüşmüştür. İthalat artışı tehlike sınırlarına ulaşmıştır. Özellikle ara mal girdi ithalatı ekonomide katma değer yaratılmasını azaltmıştır. Üretime dayanmayan ticarete dayalı ekonomik büyüme, işsizliği olumsuz yönde etkilemiş, işsizlik daha da artarak tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Dünyadaki finansal krizin Türkiye’de reel sektöre sıçramasını önleyen tedbirler alınmalıdır. Kamu ve özel sektör borçları yapısal kırılma meydana getirmekte, bunlardan özel sektörün dış borçları ekonomide dengeleri yabancılar lehine değiştirecek durumdadır. Bu konuda vakit geçirmeden gerekli tedbirler alınmalı, krize karşı KOBİ’ler özel olarak desteklenmelidir.
  1. Türkiye, yıllardır izlenen yanlış politikalarla dışarıdan müdahaleye açık bir ülke konumuna düşürülmüştür. Yargı alanındaki dış müdahalelere karşı hukuk devleti korunmalı, yargının siyasallaşması önlenmeli, hâkim ve savcı teminatı sağlanmalıdır. Yapılacak olan anayasa değişiklikleri, ülke gerçekleri ve menfaatleri doğrultusunda ele alınmalı, anayasamızın başlangıç hükümleri tartışma konusu dahi yapılmamalıdır.
  2. Uluslararası oyun kurucuların taşeronu olarak faaliyet gösteren PKK ve onun uzantıları ile mücadele edilirken, Irak’ın kuzeyindeki yapılanma doğrudan hedef alınmalıdır. Bu konulardaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin kararlı mücadelesi desteklenmeli, yasaları açıkça çiğneyen ve terör örgütü ile birlikte çalışan başta Büyükşehir veya diğer belediye başkanları görevden alınmalı ve bir an önce yargı karşısına çıkarılmalıdır.
  3. Ermenistan’la olan ilişkilerde uluslar arası hukukun öngördüğü şartlar sağlanmadan tek taraflı tavize dayanan her türlü girişim kabul edilemez. Tarihi yalanlar üzerine inşa edilen Ermeni soykırım yalanı ortadan kalkmadıkça, Karabağ işgali sonlandırılmadıkça sınır kapısısın açılması dâhil Ermeniler lehine olabilecek hiçbir iyileştirme yapılmamalıdır.
  4. KKTC’nin varlığını yok edecek Rum egemenliğine dayalı çözüm önerileri kabul edilemez AB hayali uğruna bu konuda taviz verilemez.
  5. Iraktaki Türkmenlerin asli unsur olarak ülkedeki gelişmelere katılmadan bölgede yapılacak olan kalıcı düzenlemelerin kabul edilmeyeceği bilinmelidir.
  6. Milli Eğitimde millilik esasında taviz verilmeden milli değerlerimizle evrensel değerler arasında köprü kurulmalıdır. Yabancı dil öğretimi ile yabancı dille eğitim ve öğretim birbirine karıştırılmamalıdır.
  7. TRT milli vasfını ve ciddiyetini korumalı, çok dillilik ve kültürlülük tezgâhına alet olmamalıdır.
  8. Dünyada benzer örneği bulunmayan “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” isimsiz ve sıfatsız bir tanımdır. Türklüğü bir alt kimlik olarak gören bu anlayış, bölücü ırkçı terörden daha tehlikelidir.
  9. Osmanlı milli tarihimizin önemli bir parçasıdır. Son günlerde milli devleti ve üniter yapıyı ortadan kaldırmak isteyenlerce sıkça dillendirilen “Yeni Osmanlıcılık” kulağa hoş gelse bile, küresel güçler adına varılmak istenen asıl hedef açısından bu sıfatın kullanılır olması kuşku ile karşılanmalıdır. Cumhuriyetimizi numaralandırmaya çalışanlar da bu doğrultuda değerlendirilmelidir.
  10. Kendi kendine yeter ülke konumunda olan ülkemiz tarımı, son yıllarda İMF ve Dünya Bankasının dayatmaları neticesinde her çeşit tarım ürününü ithal eder duruma gelmiştir. Tarıma sadece üretilen ürün maliyeti olarak bakılmamalı, diğer ülkelerde olduğu gibi her kademede teşvik ve sübvansiyon yapılmalıdır. Tarımla geçinemeyen insanların büyük kentlere göçü ve bu göçün oluşturacağı güvenlik başta olmak üzere diğer sorunlar hesap edilmelidir. 
  11. Küresel krizin ortaya çıkışı iktisadi milliyetçiğin son derece önemli olduğu gerçeğini bir kez daha teyit etmiş, yangından mal kaçırırcasına yapılan özelleştirme ve yabancılaştırmanın yanlışlığını göstermiştir.
  12. Milli kültürümüzün önemli bir unsuru olan Türk Sanat, Türk Halk Müziğimize ve folklorumuza gereken önem verilmeli, her kademe eğitim ve öğretim süresince müfredata konularak desteklenmeli. Ankara’da Türk Müziği Devlet Konservatuarı açılmalıdır.
  13. İslamiyet, en son ve en mükemmel dindir. İslamiyet’in diğer dinlerin icazet ve tanıklığına ihtiyacı yoktur. Bu yoldaki teşebbüsleri kınıyoruz.  
  14. Türkiye, Türk dünyasındaki topluluklarla olan ilişkilerimizde aracı dil olarak Rusça ve İngilizce yerine Türkiye Türkçesi kullanılmalıdır. Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarında ülkemizce yapılacak eğitim yatırımlarında Türkiye Türkçesi ile eğitim ve öğretime ağırlık verilmelidir. Ayrıca kültür merkezleri ve dil kursları açılarak dil ve kültür birliği sağlanmalıdır.
  15. Sonuç olarak demokrasi, Türkiye için önemli bir vazgeçilmezdir. Türkiye’nin meseleleri milli devlet ve demokrasi içinde çözülmeli, bunları demokrasi içinde çözülemez hale sokmaktan kaçınılmalıdır.

Aydınlar Ocağı Genel Merkezi,
Adana Aydınlar Ocağı,
Balıkesir Aydınlar Ocağı,
Bursa Aydınlar Ocağı,
Harput Aydınlar Ocağı,
Hatay Aydınlar Ocağı,
Isparta Aydınlar Ocağı,
İnegöl Aydınlar Ocağı,
İstanbul Anadolu Aydınlar Ocağı,
İstanbul Avrupa Aydınlar Ocağı,
Kırıkkale Aydınlar Ocağı,
Kocaeli Aydınlar Ocağı,
Konya Aydınlar Ocağı,
Malatya Aydınlar Ocağı,
Manisa Aydınlar Ocağı,
Mimar Sinan Aydınlar Ocağı (Adıyaman),
Mustafakemalpaşa Aydınlar Ocağı,
Nizip Aydınlar Ocağı,
Sakarya Aydınlar Ocağı,
Sinop Aydınlar Ocağı,
Tekirdağ Aydınlar Ocağı,
Trabzon Aydınlar Ocağı.

.

 
POOLSOFT BİLİŞİM HİZMETLERİ Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.