Ana Sayfa İletişim
Kullanıcı Girişi
Sakarya Hava Durumu

SAKARYA

Faydalı Linkler
















Öğr.Gör. Erkal ETÇİOĞLU (Eski Belediye Başkanı)

28.05.2013  

APO ÖZERKLİKTEN NİÇİN VAZGEÇTİ                      

      Bölücü terör örgütü PKK’ nın elebaşı Apo; uzun süredir terör örgütünün ve siyasi uzantısı BDP’nin dile getirdiği “Özerk Bölge” talebinden vaz geçmişe benziyor. Bunun nedeni görünürde şüphesiz Türk Milletinin bu yaklaşıma gösterdiği büyük tepki olsa gerek.
     Ancak bu vazgeçme nedeninin iyi niyetten yoksun olduğuna dair bazı göstergelerde bulunuyor. Bunun göstergeler arasında görünürde mevcut durumun buna müsait olmaması yani K.Irak’taki bölgesel Kürt Yönetiminin Türkiye’nin desteği ile “devletleşmesine” zarar vermesi ihtimali bulunuyor.
     Ancak herkesten gizlenen başka bir noktada bu amacın başka bir yöntemle; yani Türk Halkının tepkisini almadan “ilmi siyasetle” bu amaca ulaşmak olduğu da çok açık bir durumdur. Bunun yolu; Avrupa Konseyi bünyesinde 15 Ekim 1985 tarihinde imzaya açılan ve Türkiye tarafından da 21 Kasım 1988'de imzalanan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartıdır.
      Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı imzalayan ülkeler, yapılacak düzenlemelerde, yerel yönetimlerin geniş bir özerkliğe sahip olmasına, yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin anayasa ile belirlenmesine, bu yetkilerin merkezi idare tarafından zayıflatılmamasına, yerel yönetimlerin kendi iç örgütlenmesini oluşturmasına; gerekli mali kaynaklara sahip olunmasına, atanan değil seçilen organlardan oluşmasına ve adem-i merkeziyetçilik anlayışının sağlanmasına dikkat etmekle yükümlü kılınmışlardır.
      Türkiye bu antlaşmanın 12. maddesine uygun olarak bazı madde ve paragraflara bazı çekinceler koymuştur. Türkiye’nin kabul etmediği maddelerin ana fikri ise daha çok Ankara’nın bazı denetim mekanizmalarından dışlanmasıdır. Bunlar arasında
“Yerel planlama ve karar süreçlerinde Ankara’ya danışılması, Yerel yönetimlerin iç örgütlenmelerinin kendilerince belirlenmesi; Yerel olarak seçilmiş kişilerin görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve faaliyetlerinin kanun ve temel hukuk ilkelerine göre belirlenmesi, Vesayet denetimine ancak vesayetle korunmak istenen yararlarla orantılı olması durumunda izin verilmesi, Yerel yönetimlere kaynak sağlanmasında hizmet maliyetlerindeki artışların mümkün olduğunca hesaba katılması, Yeniden dağıtılacak mali kaynakların yerel makamlara tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda yerel yönetimlere önceden danışılması; Yapılacak mali yardımların, yerel yönetimlerin kendi politikalarını uygulama konusundaki temel özgürlüklerini mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaması; Yerel yönetimlerin haklarını savunabilmeleri için uluslararası yerel yönetim birimleriyle işbirliği yapabilmeleri, uluslararası birliklere katılabilmeleri; Yerel yönetimlerin iç hukukta kendilerine tanınmış olan yetkileri serbestçe savunabilmek için yargı yoluna başvurabilmeleri hükümleri sayılabilir.”
        Ancak, ilgili antlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu kararıyla “bütün çekincelerin kaldırılması” da mümkündür. Bu durumda teröristlerin talebi olan “Özerk Bölge” fiilen gerçekleşir. İşte bütün düğüm bu noktadadır. Aslında belki de teröristleri yıllardır besleyen AB’nin de istediği budur.
       Sonunda ne mi olur? Terör örgütü vatanımızdan tek bir çakıl taşı dahi koparamaz. Aramızdan gaflet ve delalet içinde olanlar çıkarsa onun da hesabını yüce Allah’ın yardımı ile Türkiye’ye adını veren Büyük Türk Milleti görür. Türk Milleti kendi geleceğini ve haklarını koruyacak azim ve iradeye sahiptir. Tıpkı 1915 ve 1923 de olduğu gibi.

 

  

     

*Yazarımıza görüş ve önerilerinizi eetcioglu@sakarya.edu.tr eposta adresi aracılığıyla gönderebilirsiniz.

Bookmark and Share Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır  

 

 
POOLSOFT BİLİŞİM HİZMETLERİ Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.