Ana Sayfa İletişim
Kullanıcı Girişi
Sakarya Hava Durumu

SAKARYA

Faydalı Linkler
















Prof. Dr. Haluk SELVİ (Türkiye Cumhuriyeti Tarihi)

(Sakarya Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü)

07.10.2012  

Tarihimiz, Geleceğimiz

İbn-i Haldun, “suyun suya benzediği gibi geçmiş de günümüze benzer” der. Yaşadıklarımız tarihin bir yerinde yaşanmış olaylardır.
Yeni bir gelecek inşa etmek isteyenler önce yeni bir tarih inşa ederler. İnsanoğlu çoğu zaman geçmişte yaptığı hataları yapmamak ve ondan ibret almak için tarihe merak duyar. Fertler, bu merakla hareket ederken devletler yönettikleri insanların vatandaşlık bilincinin oluşmasında önemli bir unsur olarak tarihi kullanırlar. Büyük bir toplumsal grubu birleştiren en güçlü bağlardan biri, üyelerinin ortak tarih bilincidir. Bu yönleriyle tarih müspet ilimlerden sayılır yani faydalı bir bilim dalıdır.
Hemen hemen bütün dünyada hükümetler tarih meselelerine ve tarih müfredatlarına nüfuz etme yollarını araştırmaktadır. Tarih eğitiminde yavaş yavaş eski sistemin dışında tarih derslerinde nelerin öğretileceği konusunda tek başına hükümetlerin değil, halkın da katkısının bulunacağı bir ortama doğru gidilmektedir. Bizde de gerek diziler, gerekse romanlar ve yeni kurgularla tarihe ilgi hayli artmaya başlamıştır. Bu hem sevindirici hem de kaygı verici bir olgudur. Sevindiricidir; insanın kendi geçmişini öğrenmesi ona daha çok güven verir ve neler yapabileceğini, yapması gerektiğini gösterir. Hele bizim gibi büyük ve temiz bir maziye sahipse. Kaygı vericidir; tarih cahillerin, kötü niyetlilerin, din ve millet düşmanlarının eline düşerse, kurgular ve hikâyeler gerçekmiş gibi kabul görürse peşinden yıkım gelir. Hele muhatap olunan kitle okumayan, araştırmayan bir toplumsal yapıya sahipse.
Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. Olaylar bazen takip edilemeyecek kadar hızlı akıp gidiyor. Bu değişim süreci içinde tarih anlayışımız da, tarihe bakış açımız da değişiyor, yeni bir yakın tarih anlayışı inşa ediliyor. Değişim, gerekli alanlarda isabetle yapıldığı müddetçe her zaman yanındayız. Ancak değişim bazı değerleri ve tarihi gerçekleri yıkıyorsa bunun da karşısındayız. Siyasi çekişmelere alet olan bir tarih, gerçek tarih olamaz. İki belge ile tarih yazılamaz, zira sosyal bilimler çok yönlüdür, olaylar sebep sonuç ilişkisi içinde gelişir ve ele alınır. Bizim görüşümüze uymuyor diyerek yakın tarihi yıkmak, yerine ayağa kaldıramayacağımız harabeler bırakır, hepimiz altında kalırız. Değişim şart, bunu görüyoruz ancak milli konulardan ve doğrulardan taviz vermeden bunu gerçekleştirmek gerekiyor.
Bu yönüyle insanlara tarih öğretmenin amacı önem kazanmaktadır ve farklı farklı hedeflere yönelmiş durumdadır. En saf şekliyle tarih öğretiminin amacı, insanlara tarihte neler olduğunu öğreterek, bölgelerindeki ve ülkelerindeki hayatı tanıyabilmeleri konusunda onları yeterli kılmak ve hem dünyayı hem de ülkelerini ve kültürlerini anlayabilme yeterliliğini göstermelerini sağlamaktır.
Aslında, tarih eğitimi bir dizi hedefi aynı anda gerçekleştirir! Zihni eğitir, başkasını anlama ve kendini onun yerine koyma yeteneğini geliştirir ve zamanımızın en ağırlıklı sorunlarından bir kısmı için ihtiyaç duyulan bir tarihsel perspektif sağlar.
Birçok devlet, tarihi milli yapının oluşturulmasında bir araç olarak değerlendirmiştir. Bu yalnızca bir noktada kalmamış, siyasal otorite her zaman tarihi kullanmaya devam etmiştir. Hükümetler ve hükümete karşı olanlar her ikisi birden tarihi amaçları için kullanmaya devam etmişlerdir. Küreselleşme olgusunun, ekonomiden başlayarak milli sınırları ve milli kimlikleri tehdit eder bir hale dönüşeceği beklentisi, bazı tereddütleri de beraberinde getirmiş, milli devletin varlığı, ülkelerin bağımsızlığı, milli sınırların korunması gibi temel kavramlarda yüksek duyarlılıkların oluşmasına sebep olmuştur. İnsanlar şimdi en çok hangi dili, dini, geleceği ve tarihi kullandıklarını araştırarak kimliklerini inşa etmeye çalışıyorlar. Hele Anadolu coğrafyasında inşa edilen suni tarihler, daha çok Avrupa’nın şark enstitülerinden ilham ve destek alınarak yola çıkıyorlar.

Bizim coğrafyamız ve kültürümüz için tarihi birleştirici yönüyle ele almak gerekliliği bulunmaktadır. Ancak bu birleştiricilik sayesinde Avrupa menşeli yeni millet inşası rüzgârlarına karşı koyabiliriz. Barış kavramına insanları yönlendirmenin bir yolu da tarih eğitiminden geçmektedir. Savaşları tarih derslerinde işlemenin kolaylığı ve çekiciliği yanında, esas olarak barışa yönelmenin de tarih öğretimi ile olan ilintisine dikkat çekmek gereklidir. Yanlış anlaşılan bir tarih, kinleri ve anlaşmazlıkları körükleyebilir ve tarihi uluslararası mahkemeler haline sokabilir.

  

     

*Yazarımıza görüş ve önerilerinizi hselvi@sakarya.edu.tr eposta adresi aracılığıyla gönderebilirsiniz.

Bookmark and Share Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır  

 

 
POOLSOFT BİLİŞİM HİZMETLERİ Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.