Ana Sayfa İletişim
Kullanıcı Girişi
Sakarya Hava Durumu

SAKARYA

Faydalı Linkler
















Doç. Dr. Emin SEZER

23.12.2012  

SEVGİLİ DOSTLAR                       

"Önce selâm, sonra kelâm."  kavlince
                                                   Önce sizi selâmlıyorum.
Fethi Ağabey’in 22 Kasım 1975 tarihinde İstanbul Aydınlar Ocağında 'Dostluk Üzerine'  irticâlen yaptığı harikulâde konuşmadan bazı pasajlar dinlediniz.
İrfan Fethi Gemuhluoğlu ismi ile ‘irfan mektebi’ aklımıza gelir. Gönüllerde ‘aşk ve sevdâ kıvılcımları’ yakan bir bilge kişi hâfızamızda asla unutulmaz yerini alır.
Çok sâde, yalın aynı zamanda muhteşem bir ifade ise Ahmed Aydın Bolak’tan; Bir Alp-Eren vardı… “Gülde kâinatı görebilirdi.”
Fethi Ağabeyi, Aydın Bolak büyüğümün cümleleriyle anlatmaya başlamam kendi yakınlığımı öne sürmek maksadıyla değildir.
Elbette bu yakınlık benim hayatımın şerefidir, şefkatidir, sürûrudur…  Ama asıl siz değerli dostlara ulaştırmaya çalıştığım mesaj bir kutlu terkibi sergilemektir.
Bu memleket Ahmed Aydın Bolak adında bir başka değere de gönül vermiştir bildiğiniz gibi. Ancak tek tek ele alındıklarında hem Ahmed Aydın Bolak evsafında iş adamlarımız hem de Fethi Ağabey irfanında gönül adamlarımız çok şükür eksik değil. Bu iki ismi yücelten keyfiyet bunların buluşmuş olmalarındandır. Ruh ve beden gibi bir terkip oluşturmalarıdır. Bu tür mes’ud buluşmaların tekrarını ve artmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
İrfan Fethi Gemuhluoğlu’nun şahsında seyrettiğimiz mânâ ve kadro infilâkı enerjisini işte o buluşmadan almıştır.
Ancak: Yalnız gerçek olan şu ki İrfan Fethi Gemuhluoğlu, asıl isminin unutulmazlığını Türkpetrol Vakfı hizmetlerinde göstermiş  olduğu  üstün başarıyla perçinlemiştir.
Türkpetrol Vakfı, 903 sayılı kanun hükümlerine göre, Türk Petrol ve Madenî Yağlar T.A.Ş.,   Midhad Recai Öğdevin, Ayşe Selmâ Bolak, Ahmed Muhtar Gürsan ve  Ahmed Aydın Bolak tarafından 1969 yılında 8.640.000.-TL. mal varlığı ile kurulmuştur.
Aydın Bolak Bey’in mutlak muti olduğu  “Agacığım” diye hitab ettiği Fethi Ağabeye teslim edilmiştir. Aydın Bolak Beye direnmeyen bu isimleri de tek tek rahmet ve hürmetle anıyorum.
İNANÇ Haber, yorum, sanat dergisi, Sayı: 8, İstanbul Ekim 1984. ‘Fethi Ağabey’ yazımda:
“Bu Türkmen Beyi'ne millî mâtem tutulsa yeridir. Çünkü Türk siyasî hayatının zirvesinde, "yönlendirici ve aksiyon belirleyici ustalığı” ile temayüz eden Fethi Gemuhluoğlu'nun, Türk millî eğitiminin genç dimağlara verilecek hayatî düsturları ehil ve âmilleri ile işlemek üzere aldığı mühim görevi başarı ile sürdürdüğünü, o yılların basınına akseden şu satırlarda bulmak pekâlâ mümkündür:
(Yön, 16 Temmuz 1965, s.lll) "Bakanın......hocası!
... bütün bu işlerin sadece Adnan Ötüken'in müsteşarlığa gelmesi ile olduğunu sanmak da hatadır. Zira bizzat Bakan Cihat Bilgehan, bu tip işlerle uğraşmak için yaratılmış ideal bir bakandır. Kendisini Millî Eğitim Bakanlığının başında, Tevfik İleri'den sonraki en önemli bakan kabul etmektedir. Gerçek akıl hocası da, Cahit Okurer’lerden, Adnan Ötüken'lerden ve Necdet Sançar’lardan çok daha bu işleri bilen bir başkasıdır. Bu bir başkası ise, 1950 sonrası Milliyetçiler Derneği'nin hep perde gerisinde kalmasını bilmiş, Nihal Atsız’lardan, Nurettin Topçu’lardan ve hattâ Peyami Sefa’lardan daha müessir fikriyatçısı FETHİ GEMUHLUOĞLU'dur.  
Almanya’dan Eğitim Bakanlığı Özel Kalem Müdürü olmak üzere getirilmiş olan bu zatın, Hukuk Fakültesi talebeliği devrinden beri Bilgehan, Mehmet Turgut  gibi bugünün politika yıldızları üstündeki tesiri ise, o günleri iyi bilenler için hiç yabancı değildir...

Onun, devlete, bizzat devlet içinde yön verişinin engin akislerini bulduğumuz bu satırların tartışmasını bir yana bırakarak, Türk gençliğinin, millî hars ve dinî akidelerle donatılmasına sarf ettiği gayretlerinin, bilâhire nasıl bir mecrâda, ne derece seviyeli ve verimli semerelere ulaştığını, taze ve canlı hâtıralarıyla bilmekteyiz. “
Bilinmesini istediğim bir diğer husus: Akademi Dergisi, 5 Mayıs 1993, sayfa 8’de yayınlanan ‘Kemal Ilıcak’ yazımda:  “… (Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu Ağabey , Tercüman Gazetesi’nin İdare Meclisi Üyesi idi.) Kemal Bey, Fethi Ağabeyin, Tercüman Gazetesi’nden hiçbir şekilde hakkı olan ücreti almadığını yıllar  sonra öğrendiğini, buruk bir acı ile dile getirmişti.”
İşte Fethi Ağabeyimiz Hakk’a yürüdü. Bir Alp-Eren olarak yürüdü. Bu yürüyüşün mânevî vekâr ve insanî haysiyeti; bize ondan kalan mirâs.
Konuşunca her konuyu Peygamber penceresinden görmek ve ifade etmek bilgisine sahip bir gönül kitaplığına sahipti.
Her zaman büyük bir hürmet ve hasretle andığım Rahmetli Fethi Ağabeyi bu kadar çok derinden kabullenmemin adını bu gün koyabiliyorum artık: Peygamber sevdâsıyla yanıp tutuşan adam. O sevdâ okyanusuna, gönül tekneme yelken açtıran adam.
“Kemal ve cemâlin sultanı Muhammed Mustafa (s.a.v.).”
“Kupkuru çölleri Cennet’e çeviren GÜL.”
“Muhammed, kendisiyle mukayese edilecek her insanı geride bırakacak ölçüde yüce yaradılışlı bir şahsiyet.” 
İçinde merhâmet olmayanın duygusu sevdâya dönüşür mü? Merhâmetsiz gönlün taştan farkı ne, söyler misiniz?
Çok mühim bir ikaz ve tavsiyesi var: İttaku vav’ün= Vavlardan sakınınız!
Bunlar: Velâyet, Veli, Vesâyet, Vasi, Vakıf, Verese, Vekâlet.
Adı geçenleri sonsuz rahmetle anarak; hürmet ve muhabbetlerimi arz ediyorum. Kadr ü kıymet bilen Aziz dostlar lütfen kabul buyurunuz.

Velâyet: Veli olan kimsenin hâli. Velilik, dervişlik. *Dostluk. *Sadakat. *Başkasına sözünü geçirmek. Bir şeye kudret cihetiyle bizzat mutasarrıf olmak.                                                                                                                                                                                                           
Veli:  Sahib, mâlik. *Evliya. *Muin. Muhafaza eden. *Küçük çocukların hâlinden mes’ul kimse. *Sıddık. *Baba. Babanın babası, cedde de denir.      *Fıkıhda: Hayatını mücâdelelerle ve azimet ve fevkalâde  bir zühd ve takvâ ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah’ın (Celle Celalühu) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât. Allah’a (Celle Celalühu) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât. *Cenab-ı Hakk ’ın (Celle Celalühu) isimlerinden birisi.
Vesâyet: (Visâyet) Vasilik. *Vasiyet. *Tembih, emir. Tavsiye.
Vasi: (Vesâyet. den) Bir ölünün vasiyetini yerine getirmeye me’mur edilen kimse. Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta olan bir kimsenin  malını idare eden kimse.                                                                                                                                                                                                         
Vâsi’dir: “Rahmet ve kudreti, lutf u müsâadesi genişdir.”  Vâsi’ : (Vasia) Geniş, enli. Bol. Engin. Meydanlı. *Her ihtiyacı olana vergisi kâfi ve bol bol ihsan eden. İlmi cümle eşyayı muhit, rızkı bütün mahlukata şâmil ve rahmeti bütün şeyleri kaplamış  olan Allah (Celle Celalühu).
Vakıf:
Verese: Mirâsçılar. Mirâs alanlar.
Vekâlet:  Vekillik. Birisinin nâmına iş görme. Kendi nâmına hareket etme. Salâhiyetini başkasına verme. Nezâret, bakanlık. *Vekilin vazife gördüğü bina.

 

  

     

*Yazarımıza görüş ve önerilerinizi hsezer@sakarya.edu.tr e-posta adresi aracılığıyla gönderebilirsiniz.

Bookmark and Share Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır  

 

 
POOLSOFT BİLİŞİM HİZMETLERİ Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.