|
Sakarya Hava Durumu |
|

|
|
|
Faydalı Linkler |
|
|
|

|
AYDINLAR OCAKLARI DERNEKLERİ 17. ŞURASI SONUÇ BİLDİRİSİ
Sakarya Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Dr. Musa TAŞDELEN’in ev sahipliğinde düzenlenen ve 29-30 Mayıs tarihlerinde Akyazı - Kuzulukta yapılan “ Aydınlar Ocakları 17. Şurası” nda alınan ortak kararlar kamuoyuna saygıyla arz olunur.
- Toplantımız, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethedildiği, kurtarıldığı kutlu ve mutlu bir tarihte yapılmıştır. Çağ açıp çağ kapayan, dini azınlıklara hoşgörü ile yaklaşan, o gün ve bugün Dünyaya insan hakları dersi veren, güzel sanatları koruyan ve geliştiren, ilim-din bütünlüğünden hareket eden bu büyük padişahı, maiyetindekileri ve şehitlerimizi saygı ve rahmetle yad ediyoruz. Türk tarihine bir bütün olarak bakıyor, 75. Yıldönümünde Cumhuriyetimizle ve 700. Yıldönümümde bir Türk Devleti olan Osmanlı ile gurur duyuyoruz.
- Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı bağımsızlığı vardır. Türkiye hukuk düzenine müdahale kabul edilemez, her ciddi devlet gibi hükümranlık haklarını çiğnetemez. Yargıya ve yargı kararlarına dış müdahale veya dış ortak aranamaz. Aslında ülkemiz iç milli hukuk yoluyla alınan sonuçların Strazburg Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülme sürecini de kabul etmiştir. Türkiye’de kanunlar ve hukuk mevzuatı teröre ve teröriste endekslenerek eylem sonrası yeniden hazırlanmamıştır, zaten mevcut olan kanun ve mevzuat uygulanmaktadır. Terörist başına gerekli ceza verilmelidir.
- Devletle milleti kaynaştırıcı olabilmek, her türlü taassuptan uzak kalabilmekten barış, mutabakat ortamını sağlamaktan geçer.
- Türkiye’de tartışma ve gündem maddeleri bize zaman kaybettirecek, enerjimizi birbirimize karşı kullanılacak şekilden çıkarılmalıdır.
- İslam ve demokrasi birbirine ters değildir ve çatıştırılmamalıdır. “Hakimiyet” kavramı üzerinde gereksiz ve yanlış tartışılma açılmamalıdır.
- Türkiye’de aydınların işçi ve işveren kuruluşlarının görevi Türkiye’nin tesirliliğini büyütmek olmalıdır. Dışarıdan kumandalı tuzaklara düşülmemelidir.
- Ocağımıza göre cumhuriyet, demokrasi ve milliyetçilik umdeleri birbirini tamamlar ve devletimizin temellerini teşkil eder. Biri diğerine tercih edilemez.
- Yer, firma ve tabela isimlerinde Türkçe’ye saygı gösterilmeli, dilin önemli bir milli birlik unsuru olduğu unutulmamalıdır. Milli bayramlarımızda bayrak asma hassasiyeti korunmalıdır.
- Ülkemizde din ve vicdan hürriyetini zedeleyici milli birliğimizi bozucu, yanlış tutum ve görüntülerden, üsluptan uzaklaşılmalı, her türlü ikili kamplaştırıcı davranışlardan uzak durulmalıdır. Kılık kıyafet bir sorun olmaktan çıkartılmalıdır.
- Yabancı dil ile eğitim ve öğretim milli kimliğimize saygısızlıktır. Hiçbir ciddi devlette olmayan bilhassa yüksek öğretimde yabancı dilde eğitim ve öğretimden vazgeçilmelidir. Yabancı dil öğrenimi ile yabancı dil eğitim ve öğretim birbirine karıştırılmamalıdır.
- Türk ailesi vazgeçilemeyen, alternatifi olmayan, korunması gereken bir müessesedir. Bu sebeple Türk ailesini bozucu yayın ve görüntülerden kaçınılmalıdır.
- Yeni terör çeşidi olarak karşımıza çıkartılan ve teşvik edilen alkol ve uyuşturucu saldırısı karşısında herkes sorumluluğunu bilmeli, bilhassa yayın organları bunu tiraj arttırma aleti olarak kullanmamalıdır.
- Türkiye diploması de caydırıcı olabildiği oranda bazı iç ve dış sorunlarını ülke menfaatine uygun olarak çözebilir. Bu bakımdan, Türkiye ile ilan edilmemiş bir savaş içinde olan Suriye ve Yunanistan’a karşı yeniden tedbirler alınmalı ve en ufak bir taviz verilmemelidir. Suriye ile olan su sorunu içeride ve dışarıda iyi anlatılmalıdır.
- Türkiye-AB ilişkileri menfaatimize zarar verici halden çıkarılmalı, bazı AB ülkelerinin Sevr şartlarını hortlatıcı maksatlı yaklaşımlarına gerekli tepkiler zamanında gösterilmelidir. Gümrük Birliği Antlaşması gözden geçirilmelidir.
- Yurtdışındaki vatandaşlarımızın çifte vatandaşlık haklarının kazanılması yolundaki gayretler sürdürülmelidir. Ancak, çocuklarımıza milli kimliklerini unutturucu “Almanca İslam Dersleri” yetkililerce gözden geçirilmelidir.
- KKTC siyasi ve kültürel bir gerçektir. Bu konuda en ufak bir taviz verilemez, Konfederasyonun gerçekleşmesi halinde Türkiye ile bütünleşme derhal uygulanmaya sokulmalı, Rum Kesimi ile Yunanistan arasındaki mevcut antlaşmaların benzerleri Türkiye ile KKTC arasında yapılmalıdır.
- Kuzey Irak’taki otorite boşluğunu doldurmak amacı ile kurdurulmak istenen suni Kürt Devletine müsaade edilemez.
- Türkmenlerde Irak Anayasasında mevcut maddelere göre yeni haklara kavuşturulmalıdır. Türkmenlere ilgi Türkiye’nin vefa borcudur. Bu sebeple Türkmenler peşmerge ve Saddam zulmünden kurtarılmalıdır.
- Yargı üzerinden siyasi ve basın baskısı kaldırılmalıdır ve yargı bağımsızlığı tam anlamıyla sağlanmalıdır. Cezaevleri suçlu yetiştiren kurum olmaktan çıkartılmalı, Batı ülkelerinde olduğu gibi bilhassa terör suçluları için hücre sistemine geçilmelidir.
- Dokunulmazlık zırhına bürünmüş medya terörü istikrarı bozmakta, milletimizi birbirine düşürmekte ve kutuplaştırmaktadır.
- Bankalar kanunu bir an evvel çıkarılmalı , yeniden yapılanma sağlanmalı, tasarrufları yatırımlara yönelten bir düzenleme getirilmeli.
- Sosyal güvenlik kurumlarımızın durumu ülkemizin ekonomik ve sosyal şartları göz önüne alınarak yeniden incelenmeli, gerekli reformlar yapılmalıdır.
- Tarım destekleme alımları uluslararası rekabet şartları altında ele alınmalı, fiyat politikaları buna göre düzenlenmelidir.
- Bosna’da, Kosova’da, Batı Trakya’da, Irak’ta, Doğu Türkistan’da ve diğer bölgelerde Dünyanın gözü önünde uygulanan insan hakları ihlalleri, toplu katliamları, eritmeci uygulamaları kınıyor ve protesto ediyoruz.
- Kalkınma ve sanayileşme yolunda olan ekonomimizin performansının yükseltilmesi ve tam kalkınmanın sağlanabilmesi için ekonomik dengelerin kurulmasına ve yeni yatırım imkanlarının sağlanmasına önem verilmelidir. Bu yolda hem kamu hem de özel kesim imkanlarından yeterince yararlanılmalıdır. Kamu kesiminin özel kesimin rakibi olmadığı, aksine özel sektöre destek sağlayıcı, onu hızlı kalkınma ve dışa açılmada yönlendirici rolü olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
- Gelişen ve Dünya ile bütünleşen ekonomimizde özelleştirme önem taşımaktadır. Özelleştirme: devletin elinde bulunan varlık ve işletmelerin satışı olarak alınmamalıdır. Özelleştirmede temel hedef, ekonominin toplam verimini, kaynaklarının etkin kullanımını ve dış rekabet şartlarının oluşmasını, üretim ve ihracatı artırıcı olmalıdır. Satış sadece bu hedeflerin tabii bir sonucudur. Özelleştirmenin hedefi hiçbir zaman bütçe açıklarını gidermek üzere kamu mallarının satışı olmamalıdır. Devletin ekonomide ağırlığı makul bir seviyeye indirilmelidir.
- Uzun yıllardan beri devam eden yüksek enflasyon, ekonominin genel dengelerini ve kaynakların etkin kullanımını bozmakta, gelir dağılımının adaletsizliğine ve sosyal ve ekonomik çöküntüye yol açmaktadır. Bunun için yeni hükümetin enflasyonla mücadelede ciddi tedbirler alması bir zarurettir.
- Türk bankacılık sistemi yeniden düzenlenmelidir. Ticari bankacılık yanında yatırım bankacılığının da geliştirilmesi zarurettir. İç ve dış borç sistemli bir şekilde azaltılma yoluna gidilmeli; kamu harcamalarında tasarrufa riayet edilmelidir.
- Sanayileşme ve kalkınma programlarında çevre, tabiat ve ekoloji üzerinde önemle durulması gerekmektedir. Tabii, milli değerlerimizin gelecek nesillere sağlıklı şekilde intikal ettirilmesini sağlayıcı gerekli önlemler alınmalıdır. Mesela, “Sapanca Gölü Koruma Kanunu” gibi yasalar derhal çıkarılmalıdır.
İstanbul Aydınlar Ocağı
|
Adıyaman Aydınlar Ocağı
|
Alanya Aydınlar Ocağı
|
Anadolu Aydınlar Ocağı
|
Aydın Aydınlar Ocağı
|
Bakırköy Aydınlar Ocağı
|
Bursa Aydınlar Ocağı
|
Giresun Aydınlar Ocağı
|
Kocaeli Aydınlar Ocağı
|
Konya Aydınlar Ocağı
|
Kütahya Aydınlar Ocağı
|
Manisa Aydınlar Ocağı
|
Mustafakemalpaşa Aydınlar Ocağı
|
Sakarya Aydınlar Ocağı
|
|