Ana Sayfa İletişim
ATATÜRK KÖŞEMİZ

 

Dr.Öğr.Üyesi Mustafa Kemal CERRAHOĞLU

(Emekli Öğretim Üyesi, Bilim Uzmanı)

12.10.2021  

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK’LERE YAPILAN KATLİAMLARDAN VE DÜNYAYA UNUTTURULAN 200 YILLIK TRİPOLİÇE (MORA) KATLİAMI

 

Geçmişten günümüze Türk’lerin maruz kaldığı katliamlardan bir tanesi de 200 yıl önce 1821 yılında Yunanlılar tarafından Mora yarım adasında ki Tripoliçe’de yapılan katliamdır. Her nedense bu katliam dünyaya unutturulmaktadir.360 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış olan Mora yarım adasında Türkler ve Yunanlılar ile Yahudiler yıllarca barış içerisinde yaşadı.


Bu katliamda, kadın ve çocuklar dahil binlerce sivil katledilmiştir. Hiç bir şey olmamış gibi yapılan Tripoliçe katliamı örtbas edilmeye çalışılmıştır. Buna rağmen başta Türkiye ve dünya kamuoyu duyarsız kalmıştır.


Yunan çeteleri tarafından yapılan katliamın artından ayaklanarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Bugün ise bağımsızlıklarının 200'üncü yılını diğer bir ifadeyle yaptıkları katliamı zafer olarak kutluyorlar. Türkiye olarak hiç bir tepki göstermeden seyrediyoruz.
Rum çetelerin kadın, çocuk, bebek, yaşlı demeden sadece öldürmek için öldüren, soykırıma girişen insanlık onuruna sürdüğü lekenin adıdır Tripoliçe katliamı,


Balkanlarda yaşanan karışıklıklardan istifade eden Rumlar, "Filika Eterya" adında gizli bir örgüt kurmuşlar. Bağımsızlık için planlar yapıyorlatdı. Osmanlı orduları bölgede çok önemli bir güç olan Ali Paşa’yı yenilgiye uğratınca bugünkü Arnavutluk’tan Yunanistan’a uzanan geniş bir alanda güç boşluğu oluşmuş. Kuzeyde bastırılan isyanlardan kaçanlar ve güvenli buldukları Mora Yarımadası'na akın ederler. Böylece isyan etmiş olan Yunan bağımsızlık yanlılarının yani çetelerin eline büyük bir fırsat geçmiş. Türklere karşı, Mora’da başlayan isyan,  Yunanlılara göre zafer, Pek çok batılı yazar, tarihçi ve gazetecilere göre eşine az rastlanır bir katliam ve soykırımdı.


Tripoliçe Katliamı


İsyan 22 Şubat 1821’de Mora’da başladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki askeri gücü isyanı bastırmaya yetmedi. Rum çeteleri başarı kazandıkça isyan dalgası yayıldı. Tripoliçe, Mora yarımadasının kalbindeki şehirdi. 4 tarafında Rum çeteleri vardı. Baskınlar, ölümler aylar boyunca sürdü. 23 Eylül 1821 yılında ise ölüm şehrine dönüşmüştü.


ABD’li yazar McCarthy; Bu katliami ve katliamda yaşananları  kamuoyuna şöyle aktarıyor:


“Üç gün boyunca zavallı Türk yerleşimciler, bir cellatlar grubunun zulmüne ve şehvetine maruz kalmışlardı. Ne cinsiyet, ne yaşlı, ne kadın, ne de çocuk farkı gözetmeden işkenceden geçirilerek öldürüldüler. Kıyım öylesine büyük ölçekteydi ki, çetecilerin lideri Kolokotronis’in kendisi dahi, Tripoliçe’ye girdiğimde yukarı hisar kapısından başlayarak atımın ayağı hiç yere değmeden ilerlediğini ve zafer kutlama tören yolu dahi cesetlerle örtülü olduğunu belirtmişti.”


Artık Yunanlılarda başka şehirde kimse kalmamıştı. Türkler öldürülmüş, Yahudilerin bir kısmı ilk etapta şehirden kaçmayı başarmıştı. Ancak Osmanlı kalesi ele geçirildiğinde onlar da aynı sonla karşılaştılar.
Tripoliçe katliamı, ve Rum isyanı ile ilgili eseri bulunan David Howarth’ın kitabında olaylara tanık olan Avrupalı bir subayın anlattıklarına yer veriyor. Howarth “Yunanlıların, barbarlıklarına 20 kadar Avrupalı tanık olmuştu. Bunlardan biri de İskoçyalı Albay Thomas Gordon’du. Tripoliçe’de gördüğü olaylar o kadar çok vahşi ve dehşet vericiydi ki, utanç verici bu olayların, sonsuza değin bilinmesini istedi” diyor ve Albayın sözlerini şöyle aktarıyor:


“İki gün içinde, on binlerce Türkün yaşadığı şehirde tek canlı kalmamıştı. Bunların çoğunun, kafası, kolları ve bacakları kesilerek öldürülmüşlerdi. 1821 isyan döneminde, Yunanistan'da yaşayan yabancıların sayısı çok azdı. Bu yüzden Avrupa ülkeleri, Yunanistan'da neler olup bittiğini bilmiyorlardı. Yunanistan dışına gönderilen raporlar, Yunanlıların ideallerine uygun ölçülerde kaleme alınıyordu. Bu Avrupalılar Türkleri kınarlarken, barbarlık edenin ve katliamı başlatanın Rumlar olduğunu bilmiyorlardı."


Ünlü İngiliz yazar William St. Clair de yaşananları tüm çıplaklığıyla anlatan yazılarının birinde:


“1821 yılı ilkbaharında Türkleri tümüyle ve dünyanın haberi olmadan katliam yaparak yok edildiler. 20 bini aşkın Türk erkek, kadın ve çocuk birkaç hafta süreyle boğazlayarak Rum komşuları tarafından katledildi.  Çiftliklerde tecrit edilmiş topluluklar halinde yaşayan Türk aileler kısa sürede öldürüldüler, Yakılan evler cesetlerin üzerine yıkıldılar. Olaylar başlayınca evlerini bırakarak en yakındaki kente sığınmaya çalışanlar da isyancılar tarafından yollarda öldürüldü. Mora’nın her yanında sopa, orak ve tüfekli Rum asiler çevreyi dolaşarak yağmalıyor, ateşe vererek öldürüyorlardı.”


İstanbul Üniv.Tarih Böl, Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, yıllardır bu konunun izini sürerek bilgi, belge topluyor.


Örenç, “Mora Türkleri” kitabında isyanın sürecini şöyle anlatıyor:
“Mora’nın Pindus ve Olimpus dağlık bölgelerinde yaşayan, merkezi otoriteyle sınırlı ölçüde bağlı olanlarla tanışmış olan Hristiyan Kleft, grupların isyanda çok önemli etkisi oldu. Rum isyancılar ayrım yapmadan bütün Müslüman köylerini yağmalayıp, Türkleri katletmeye başladı. Ağızdan ağıza Mora’da ve dünyada hiçbir Türk’ün kalmayacağı dolaşıyor. Bir kökten yok etme savaşının başlangıcını ilan eden şarkılar söyleniyordu. Mora’daki ilk katliam haberi duyulunca Müslüman halkı Tripoliçe’deki kalelere sığındı. Vostice Müslümanları ise, buradaki Rumlar tarafından kandırılarak kayıklarla Salona Kasabası’na nakledilmek üzere iskele başına getirildi. Ancak Rum isyancılar verdikleri sözü tutmadılar. 40 bine yakın Türk katliama uğradı. Tam 3 gün boyunca katliam devam etti. Bağımsızlık ilan edilince bu nüfustan eser kalmadı. Mora’da 90 binin üzerinde Müslüman nüfusun olduğu tahmin ediliyor.


İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Osmanlı'ya uyguladığı baskılarını fırsat bilen Yunan çeteler, bundan tam 200 yıl önce tarihte eşine az rastlanır katliamlardan birine daha imza atmış oldular.
Mora’da Türklere karşı işlenen cinayetleri ve katliamları konu alan yabancı kaynak eserler, Amerika, Fransa, Almanya ve İngiltere kütüphanelerinden daha sonraki yıllarda birer birer yok edilmeye çalıştılar.
Onlar bunları yaparken Türkiye olarak bizler ne yapıyoruz. Yada ne yaptık. Bu katliamı ülkemizde kaç kişi biliyor. Dünyada Türkler kadar katliama uğramış, işkencelere maruz kalmış ve asimile olmuş başka bir millet var mı? Türklere uygulanan katliamlar belgeleriyle ortaya çıkarılarak Türk tarihi yeniden yazılmalıdır.


Dışişleri Bakanlığımız, sosyal medya hesabından 'Tripoliçe katliamına dair "Mora Yarımadası’nda tek bir Türk'ün dahi canlı kalmamasını hedefleyen bir insanlık dışı katliam yapıldığı ve tarihe kara bir leke olarak yazılmıştır" duyurusunu yaptı. Bu açıklamayı ülkemizde kaç kişi duydu. Kimin haberi oldu. Bu konularda neden halkımız aydınlatılmıyor. Ne televizyonlar, nede yazılı basında haber olarak yer verilmiyor.

Yunanlıların 200 yıl önce “Mora Yarımadası Tripoliçe'de yaptıkları katliamın aynisini, İzmir’i işgal ettiklerinde katliamlar, işkenceler ve tecavüzler yapmaktan geri kalmadılar. Nedendir bilinmez, İzmir işgalinde de yapılanlar ve yaşananlar yazılmadı. Halkımız aydınlatılmadı. Üniversitelerimizin tarih bölümlerinde Yüksek lisans ve doktora tezleri yaptırılarak yapılan katliamlar gün yüzüne çıkarılmalıdır. Ayrıca gençlerimizin Milli şuurla yetiştirilmesi için “Tarihi Süreçte Türklere Uygulanan Katliamlarkitap haline getirilerek okullarımızda ders kitabi olarak okutulmalıdır.

Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

  

 

*Yazarımıza görüş ve önerilerinizi mkcerrah@sakarya.edu.tr eposta adresi aracılığıyla gönderebilirsiniz.

Bookmark and Share Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır  
     

   
 
B&G Copyright © 2021 Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.Web sitemizde yer alan her türlü yazı, makale şiir vb. eserlerden, eser sahibi sorumludur. Sakarya Aydınlar Ocağı'nın resmi görüşü olarak değerlendirilemez.