|
Faydalı Linkler |
|
|
|
|

Dr. Öğr.Üyesi Hasan YAZICI
(Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü)
23.01.2021
DİNİMİZİN TEMEL KAYNAKLARINDAN "İCMA-I ÜMMET"
Dinimizin "temel kaynakları"ndan biri icma-ı ümmettir. "Kitap" ve "sünnet"ten sonra başvuracağımız üçüncü temel kaynaktır.
Her şeyden önce yüce ashabı kiramın davranışlarını örnek almaktır. Çünkü ashabı kiramdan hem Allah razıdır hem ashabı kiram Allah’tan razıdırlar. Ashabı kiram, İslam’a öncü kadrodur. Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de konuyu açıklayan bir ayeti kerime mealinde şöyle buyrulmaktadır:
‘’İslam’da birinci dereceyi kazanan muhacirler, ensar ile onlara güzellikle tabi olanlardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Bunlar için altlarından ırmaklar akan ebedî cennetler hazırlandı. Bu ne büyük saadettir’’ (Et Tevbe, 100).
Bu ayet-i kerime, çok açık ve kesin bir ifade ile ashab-ı kiramın (muhacir ve ensarın hepsinin) İslam’ın "birinci derecede" temsilcileri olduklarını, bunlara güzellikle tabi olanların (diğer ashabın tabii'nin tebe-i tabii'nin çok yüksek mertebeler kazandıklarını, bunların hepsinden yüce Allah'ın "razı" olduğunu, onların da yüce Allah'tan razı olduklarını, hepsinin cennete gideceklerini bildiriyor. O hâlde ashab-ı kiramın icmaını ve onlara güzellikle tabi olmuş "tabiinin" ve "tebe-i tabiinin" icmaını dinde senet ve delil saymamak neden? Allah'ın sevdiği, kendilerinden yaşayış ve davranışlarından "razı olduğu" ve peygamberimizin arkadaşları ve takipçisi olmakla şereflenmiş, yüce kadronun söz birliği ile bildirdiği hususları reddetmek hangi mümine yakışır?
"İcma" sözünün sözlük manası, azmetmek, gayret etmek, söz birliği etmektir. Dinimizdeki terim manası, sevgili peygamberimizden sonra gelen İslam bilginlerinin dinî bir konuda söz birliği etmesi veya söz birliği içinde bulunmasıdır. Ümmetin çoğunun özellikle dinde ilim ve takvası ile tanınmış yüce zevatın kitaba ve sünnete aykırı olmayan bir iş ve hükümde birleşmeleridir. Yüce peygamberimiz ‘’Ümmetim sapıklık üzerinde birleşmez’’ buyurmuştur. Önce ashabı kiramın sonra ehl-i sünnet vel cemaat imamlarının söz birliğiyle bildirdikleri işlerdir. İslam tarihi boyunca müminler, ashab-ı kiramın ve dört mezhep imamının söz birliği ile bildirdiği hususları dinin temel kaynaklarından biri olarak kabul etmişlerdir.
Dinimizde ashab-ı kiramın ve onlara "güzellikle tabi olanlar" ile onları görenlerin icmaı, müminler için önemli bir delil ve senettir. Daha sonra gelenlerin ve din bilgini olmayanların söz birliğine icma denmez.
Bazı kişi ve fırkalar, her nedense İslam’ın üçüncü kaynağı icmaı ret ve inkâr etmeye çalışırlar. Oysa bu konuda ihmal ve inkâr edilmesi mümkün olmayan deliller vardır.
Ehl-i sünnet vel cemaatin büyük imamları, İmam-ı Azam, İmam-ı Malik, İmam-ı Şafii ve İmam-ı Hanbel söz birliği ile "ümmetin icmaı"nı dinde delil ve senet olarak kabul etmişlerdir. İcma-ı ümmeti reddedenler, ehl-i sünnet vel cemaat yolunda olamazlar.
Kesin olarak bilmek gerekir, sevgili peygamberimiz, yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'e uyarak yaşardı. Bütün ashab-ı kiram da kitaba ve şanlı peygambere uyardı. Onlardan sonra gelen müminler kitaba peygamberimizin sünnetine ve ashab-ı kiramın yaşayış biçimine uydular. Böylece müminler için bir sünnet ve cemaat yolu oluştu. Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim, bizden sünnet ve cemaat yoluna uymamızı istemektedir:
‘'Kim, kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra peygambere muhalefet eder, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse onu, döndüğü o yolda bırakırız (Fakat ahrette de) kendisini cehenneme koyarız. O, ne kötü bir yerdir" (En-Nisa, 115).
İcma-ı ümmet, "müminlerin tuttukları yol"dur. Müminlerin tuttukları yol, kitabın sünnetin ashabın ve onlara güzellikle uyanların yoludur.
*Yazarımıza görüş ve önerileriniz hasan.yazici@kocaeli.edu.tr eposta adresi aracılığıyla gönderebilirsiniz.
|