|
Faydalı Linkler |
|
|
|

|
SAKARYA AYDINLAR OCAĞI'NIN ANDIMIZ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
ANDIMIZ
1933 yılında Atatürk’ün döneminden itibaren okunan ve küçük bazı değişikliklerle zamanımıza ulaşan andımız; “Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene! cümlelerinde ibarettir.
Aslında bu ifadeler Türkiye Cumhuriyeti devletinin felsefesini yansıtmaktadır. Bir yandan Türklük gurur ve şuuru, diğer yandan İslam ahlak ve fazileti ifade edilmiştir. “Ne mutlu Türküm diyene” ile Türklük gurur ve şuuru belirtirlirken diğer yandan da İslamiyet’in özünü teşkil eden doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık gibi ahlaki değer yargıları sıralanmış ve ayrıca ilerleme fikriyle Türk Milletini çağdaş dünyanın seçkin bir ortağı yapmayı hedef alan düşünceler belirtilmiş; bunun birlik ve beraberlik içerisinde Türk olmanın özgüveniyle yerine getirileceği ifade edilmiştir.
24/6/1973 tarih ve 14574 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Temel Kanunu, Milli Eğitim’in Bu Kanunla ne yapmak istediğini ve Kanunun neyi kapsadığını, amacının ne olduğunu “Kanunun Kapsamı” başlığıyla birinci maddede belirtmiştir. Maddede: “Türk milli eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler, eğitim sisteminin genel yapısı, öğretmenlik mesleği, okul bina ve tesisleri, eğitim araç ve gereçleri ve Devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri bir sistem bütünlüğü içinde kapsar .“ Kanunda amaçlar; “ genel amaçlar” ve “özel amaçlar” şeklinde ikiye ayrılarak açıklanmıştır. Kanunun 2. Maddesinde belirtilen “Genel amaçlar” milli eğitimin uygulama ile neyi hedeflediğini maddede yer alan üç bentle belirtmiştir. Bu üç bent, öğrenci (insan) yetiştirmede “Devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri bir sistem bütünlüğü” içinde ele almıştır. Sistem bütünlüğü içerisindeki “Genel Amaçlar” başlığını taşıyan 2.maddenin birinci bendi devletin esas felsefesini belirtmiş ve insanların bu felsefe doğrultusunda yetiştirmesini amaçlamıştır.
“Türk Milletinin bütün fertlerini; Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;”.
İkinci bent bu felsefeyi gerçekleştirecek insanların hangi değer yargılarına sahip olması gerektiğine işaret etmiş ve:
“Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;”
Üçüncü bentte ise herkesin kabiliyetine göre bir meslek icra etmesini belirtmiştir:
“İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;”
Genel amaçlar başlığı altında yer alan bu üç ayrı bent, bir bütün teşkil ederek Türk milletinin bütün vatandaşlarının refah ve mutluluğunu hedeflemiştir. İşte amaçta belirtilen bu hedeflerine ulaşarak “milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır”.
Özel amaçlar ile de genel amaçları gerçekleştirmek için nasıl teşkilatlanacağını ve hangi ilkeler (14 ilke)etrafında hareket edeceğini belirtmiştir. Maddelerin hepsi bütün olmakla beraber yukarıda izah esildiği gibi üç bentten oluşan “genel amaçlar” kısmı Türk Devletinin ve milli eğitimin felsefesini ortaya koymaktadır.
2013 yılı itibarıyla tam 80 yıl sürdürülen ve hiç kimseye rahatsızlık vermeyen, Türkiyedeki bütün okullarda birlik, beraberlik ve bütünlüğü oluşturmak bakımından her sabah gururla ve yüksek sesle okunan Andımız, Ekim 2013 yılında hiç gereği yok iken sudan bahanelerle kaldırılmıştır. Burada esas amacın bölücülere şirin gözükmek olduğu açıktır. Zira o yıllarda “ırkçılığı çağrıştırıyormuş” bahanesiyle devletin ve milletin adları dahi (Türkiyeli) gibi kavramlarla tartışma konusu yapılmıştır. Şüphesiz ki bütün bunlar Türk Milletinin büyük ekseriyetini teşkil eden insanlarında rahatsızlık yaratmış ve konu TÜRK EĞİTİM SEN tarafından haklı olarak yargıya taşınmıştır. Yargı, Andımızla ilgili Milli Eğitimin bilimden ve değer yargılarından yoksun 2013 te aldığı kararını iptal etmiştir.
Yargı kararında, öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayanmadığın vurgulamıştır: "İdari istikrar oluşturacak biçimde çok uzun zamandır bütün devlet okullarında ve hatta özel okullarda genç nesillerin anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren ve öğrencilerde değer oluşumuna katkı sunan ve her sabah ders başlamadan önce okutulması şeklinde uygulanan öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak bir bilimsel gerçeğe dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir" denildi. Yani Yargı, idareye “keyfi davranamazın” demek istemiştir. Aksi takdirede idarenin sahip olduğu takdir yetkisini kişisel düşünceleri doğrultusunda kullanmış olur ki bu da, Milletin bütünlüğünü zedeler. Hukuk temelinden yoksun, etnik ve dini (FETÖ/PDY) fitnecilerin siyasi iktidara şirin görünmek uğruna, Milli Eğitim kullanılarak andımızı kaldırılarak uzun süreden beri Türk Milletinde rahatsızlık yaratmıştır. DANIŞTAY 8. DAİRESİ’nin Hukuka uygun aldığı bu kararla andımızın tekrar okunmasının yolunu açmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığından en kısa sürede karara uygun hareket etmesini beklerken; SAKARYA AYDINLAR OCAĞI OLARAK KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILADIĞIMIZI; her türlü baskıya gögüs gererek hukuka uygun alınan karar dolayısıyla hukukçularımızı kutladığımızı belirtmek istiyoruz. Danıştay 8. Dairesince verilen iptal KARARI, HUKUKİDİR VE HUKUKA UYGUNDUR. Hukukçularımızı kutluyoruz; Teşekkür ediyoruz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
SAKARYA AYDINLAR OCAĞI
|