Ana Sayfa İletişim
Faydalı Linkler
















18.12.2020  

SAKARYA AYDINLAR OCAĞINDAN KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURU

İLİM, İLİM ADAMI VE FUHUŞ!

 

Sözlükte “bilmek” anlamına gelen ilim (ilm) genellikle “bilgi” ve “bilim” karşılığında kullanılmıştır. Klasik sözlüklerde “bir şeyi gerçek yönüyle kavramak, gerçekle örtüşen kesin inanç (itikad), bir nesnenin şeklinin zihinde oluşması, nesneyi olduğu gibi bilmek, nesnedeki gizliliğin ortadan kalkması, tümel ve tikellerin kavranmasını sağlayan bir sıfat” gibi değişik şekillerde tanımlanmıştır.
Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğünde ise ilim ve bilim kelimeleri aynı anlamda kullanılmıştır. Kelime, isimden türetilmiştir. Bilim; 1.“Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim:” 2. “Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.” 3. “Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.”
Kur’an-ı Kerîm’de ilim kökünden türeyen kelimelerin yaklaşık 750 yerde geçtiği tespit edilmiştir (bkz. Kutluer: İlim; Türkiye Diyanet Vakfı, İslam ansiklopedisi).  Bu sayı, bilginin ve bilme faaliyetinin Kur’an mesajı bakımından önemini ortaya koymaktadır. Doğrudan doğruya insanın zihnî melekeleri (güçleri) sayesinde elde ettiği bilme, anlama, farkına varma, hatırlama gibi faaliyetleri için de ilim kökünden fiiller yer almaktadır.


Hz. Peygamber, ilmi yüceltmiş ve teşvik etmiştir. Meselâ ilmin nafile ibadetten daha üstün olduğunu söylemiştir (Tirmizî, “ʿİlim”, 19; İbn Mâce, “Muḳaddime”, 17). Hadislerde, ilim öğrenme yolunda olanlara peygamberlerinin yaptığı gibi ilimlerinin artması için Allah’a yakarmaları öğütlenir (Tirmizî, “Daʿavât”, 128). Âlimler, bildiklerini hem kendileri hem de insanlar için İslâmî ölçüler içinde yararlı kıldıkları oranda ilim onlar için bir üstünlük kabul edilir (bkz. Kutluer, İlhan: İlim; Türkiye Diyanet Vakfı, İslam ansiklopedisi).
İlim insan eliyle yapılmaktadır. Yapana bilim-ilim adamı denir; ilim erbabı, ilim yapan, bilgi üreten kişi anlamındadır. Başka bir deyişle bilimin herhangi bir alanında uzmanlaşmış ve bilimi hayatının merkezine koymuş kişilere ilim adamı veya bilim adamı denilir. Bir konu hakkında aşırı bilgili olan ve bilimin gösterdiği yolda yürüyen, bu yolda çalışmalar yapan kişilere de ilim sahibi kişiler denir. İlimler tarihi boyunca “belli bir alana ait sistemli bilgi birikimini ifade eden disiplin” anlamında da kullanılmıştır. 
İlim, dünyada ve Türkiye’de üniversitelerde veya araştırma merkezleri, enstitülerde yapılır. Belirli sahada uzmanlaşmış kişiler, kendi sahalarını ilgilendiren alanlarda bilgi üretirler; ürettikleri bilgileri bilimsel dergilerde veya iletişim kanallarında kamuoyuyla paylaşırlar. İlim yapan insanlar kurumlarında, bir yandan da çalışmalarının karşılığında unvan alırlar; Doktor, Doçent, Profesör olurlar. Profesör unvanını almış kişiler, bilim adamlığının zirvesine ulaşmış insanlardır. Bilimleriyle, ürettikleri bilgileriyle, buluş ve keşifleriyle konuşurlar.


Bilim adamı boş konuşmaz/konuşamaz ve boş şeyler yazmaz/yazamaz. Yani “boşboğazlık yapamaz”. Yukarıda tanımlarını yaptığımız kendi alanlarında bilgi üretirler. Dünyada da böyledir. Son olarak yakın tarihte örneğini gördüğümüz salgın (pandemi) dolayısıyla aşıyı keşf eden Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin Türeci ve Dr. Özlem Türeci ilim insanları olarak zirveye yükselmiş ve kendi sahasını ilgilendiren alanda dünya insanlığına faydalı keşif yapmışlardır. Allah kendilerinden razı olsun. Yaptıklarına karşı minnet ve şükran duyuyoruz. İnsana hizmet etmek için keşif ve bilgi üreten ilim adamına bakın; birde eğitim öğretim ve bilim yuvası olan Üniversitelerimizi “fuhuş yuvası” olarak nitelendiren profesör ünvanlı adamın kafa yapısına bakın. Böyle bir bilim adamı olur mu?
Özetle ilim adamının görevi yukarıda tanımlarını yaptığımız kendi özel alanıyla uğraşıp bilgi ve bilim üretmesidir. Üretilen bilgiler kaynağa dayalıdır. Boş ve lüzumsuz şeyler değildir. İlim adamı afaki, hayali şeyleri, kafasının içinde şekillenmiş ön yargıları değil, gerçekleri tespit eder ve ona göre yazıp konuşur. Her alanda konuşmaz/konuşamaz, uzmanlık alanında ve söz sahibi olduğu, kendi sahasını ilgilendiren konularda konuşur veya yazar. Hukukçuysa hukuk alanında, tıpçıysa tıp alanında, ekonomist ise ekonomi alanında vb. konuşur veya yazar.
Hemen bütün basında yer aldığı gibi Üniversiteler için “neredeyse fuhuş evleri” ifadelerini kullanan Profesör unvanına sahip bir zihniyetten, yukarıdan itibaren tanımladığımız şekliyle bilim adamının olup olmayacağı hususunu okuyucunun ve kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu bilim adamının uzmanlık alanı “fuhuş mudur?” acaba.  Çok yazık!
Sakarya’mıza ve uzun süre mensubu olmakla gurur duyduğumuz Sakarya Üniversitemize, Üniversitenin çok değerli mensuplarına ve çok değerli Serdivan ilçesi halkına yapılanlar saygısızlık ve hakarettir. Gereksiz, içi boş, mesnetsiz ve yakışıksız ifadeleri kabullenmek mümkün değildir. Reddediyor ve bu tür ithamlardan dolayı kendisini kınıyorum.


Basından öğrendiğimiz kadarıyla YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç ve Sakarya Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Fatih Savaşan, Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’nun sözlerini “kabul edilemez” olarak değerlendirmiş ve gereken işlemlerin yapılacağını belirtmişlerdir. Sakarya Aydınlar Ocağı olarak hassasiyetleri dolayısıyla Sayın YÖK Başkanına ve Sayın Rektör’e teşekkür ediyorum.
İnşallah herkese ders olacak şekilde gereken yapılır da bir daha hiç kimse, özellikle ilim adamı, uzmanlık alanı olan kendi sahasının dışına çıkamaz. Kendi sahasıyla ilgili konuşur; boş, mesnetsiz, yakışıksız ve lüzumsuz konuşmaz/konuşamaz. Açıkçası beklentimiz ilgili şahsın sahip olduğu unvanın alınması ve Üniversiteden ihraç edilmesidir.   


Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 

Selam ve Saygılarımla.
Dr. Mustafa Kemal Cerrahoğlu
Sakarya Aydınlar Ocağı Başkanı

 

Bookmark and Share Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır  

 

 
B&G Copyright © 2020 Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.Web sitemizde yer alan her türlü yazı, makale şiir vb. eserlerden, eser sahibi sorumludur. Sakarya Aydınlar Ocağı'nın resmi görüşü olarak değerlendirilemez.