|
Faydalı Linkler |
|
|
|

|
KAHVALTILI SOHBETİMİZDEN GÖRÜNTÜLER
16 Şubat 2020 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz "İslam Öncesi Türk Hukuku’nda Kadın Algısına Bakış" konulu kahvaltılı sohbetimize konuşmacı olarak bizi bilgilendiren Dilara ÇİMEN hanımefendi verdiği katkılardan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz. Sohbetimize gelip destek sağlayan bütün katılımcılarımıza çok teşekkür ediyoruz.
RESİMLER
Image Slideshow Script by VisualLightBox.com v3.1
SOHBET VİDEOSU
SUNUM ÖZETİ
İslam Öncesi Türk Hukuku’nda Kadın Algısı
Batı toplumlarında bugün ,ideolojilerin sonunun geldiği düşünülüyor. Oysa eski dünya düzenine yön veren yapılar şimdi yerini , globalizasyon adı altında ’’modern ırkçılık’’ ile ‘’Toplumsal Cinsiyet ve İktidar’’ normlarına bırakıyor. Kadının, kadın ile birlik içinde olması gereken bu süreçte kadın ,hala silahı kendi kimliğine doğrultuyor. Bu çalışmaya başlamadan önce salt Türk Kültürü Araştırmaları’nın peşine düşmeden , en çok oryantalistlerin ,İslam öncesi Türk kültürüne ve töre anlayışına bakışı ile Müslüman seyyahların ve Türk olmayan, Müslüman(oryantalist) Türkologların çalışmaları incelenmiştir. Önce bize nasıl bakıldığının analizi ile aynaya baktığımızda, gülümseten bir karşılaştırma görülmüştür. Gerçekler böylece ortaya çıkmış oldu ,yani kötülenen –garipsenen kültür formlarını ,özünden anlamaya çalışılınca birçok doğru ,gün yüzüne çıkmış oldu. Kadın olmanın ‘’en sesli ‘’ dönemlerini,Türk Kadının dünyadan farkını en iyi bize anlatabilecek dönemleri , ‘’Kayıp kuşak ‘’ ilan etmek ,(gördüğüm kadarıyla birçok genç akademisyenin teknik çalışma titizliğine sözümüz olamaz ancak, zihniyetlerinin oryantalist araştırmacılardan farklı olmaması) bu milletin ‘’Ana Ata ‘’larına ve Türk Kadının öz karakterine büyük hakaret ve saygısızlık olurdu. Günümüzde gittikçe öz anlayışımızdan ve kadına bakış açımızın hukuken de sapıyor olunmasını temel alarak , önce hukuk terimleri ve anlayışlarına yer vermenin, ardından Türk aile yapısında Türk Kadını ile çağdaş farklı milletlerin kadına hukuk ve aile içindeki konumu olarak bakışlarını kıyas ile anlatmanın faydalı olacağına inanıldı. Türk aile yapısı ve törenin kaynağının da nedeninin mitolojik bilincin aktarımı olduğunu uzun uzun anlatmakta yarar olduğu düşünülmüştür. Aileye bu kadar önem veren bir milletin günümüz aileleri ile geçmişi yüzleştirmek hedeflenmiştir. Türkler’ i yıkmak isterseniz işe en küçük nüve olan aileden başlamanın çok akıllıca bir strateji olacağı açıktır. Ne yazık ki , olumsuz yönde artarak değişen Türk Kadınına bakış, bu açıklığı , ‘’açık bir yaraya dönüştürmeye’’ başlamıştır. Eski Türkler günümüze aslında şunu anlatıyor: ‘’ Yalnızca erkekler devlet, kadınlar aile kurmaz. Devlet beraber alınır birlikte yönetilir ve bir olup savunulur. Ailede haklar eşittir ,birlikte oluşturulur beraberce çoğalır , birlik ile kurulan aileden, dirlik ile duran bir devlet gücü yaratılır. ‘’Ana’’ kavramının, ‘’tarihsel hafıza’’ ile çağrışımına destek olan bazı kelimelere de kısaca bakmak, bu tarz kelimelerin dilde çağrışım yoluyla neden daha doğrudan kabul gördüğünü anlamamıza neden olabilir. Dilimize giren ‘’ana ile ilgili’’ ya da akustik çağrışımı bu yönde olan kelimelere kısaca değinirsek :[‘’Ana’’ Uygurca maniheist metinler de -900 yıl önce , ‘’Ane’’ N –duplikasyonu ,çocuk dili etikisi ile oluştuğu sanılır. (Meninski,Thosaurus 1680)] Ana-ne –Arapça kökenlidir,gelenek ile bir kullanılmıştır. ‘’Rivayet aktarım zinciri’’ gibi geniş bir anlamı vardır. Ana-dil : Dil –Farsça ‘’yürek’’. ‘’Tıl’’ :Lisan –söz ,735 Orhun Yazıtları. Ana-loji : Fransızca. Benzetmek-çağrışım. Anamnez- Fransızca .Geçmişi hatırlama. Ana- Yasa : ‘’Yasag’’ Cengizhan Kanunnamesi’ nde geçen ,Moğol vergisi [(1300 yıl önce)ed. Borovkov.] –kanun. Gibi çağrışımları da örnekleyebiliriz. Son olarak şunu söylemeliyiz ki : Türkler adaleti, devlet ile bir tutmuştur. Eski Türkler’e göre Nizam var ise devlet var idi. Nizam ,hukuk demekti. Adalet var olmadan aile kurumu ,aile olmadan düzen ,düzen olmadan ordu ,var olamazdı. O yüzden töre ,teşkilatın kaideleri idi. Acun Ülküsü bu adaleti dağıtma isteğinden kendini var etmiş idi. Ve kadın ,dişi–kurt Yaratıcı’ nın kutsiyetinden el alarak ,Tanrı’nın kendi ordusunu, dişi-kurt yoluyla doğurttuğu ,felsefesi doğmuştu. Kadın ,törenin dengesi ,ölçüsü idi. Hukuk ile medeniyeti, kültürü ile kadını arasında ahenk kuramayan tüm devletler, bedbaht olmaya mahkum idi.
Günümüzde ise ne yazık ki hakim olan tablo :’’Kurtlarla koşan kadınların ,çakallarca aşağılanan raksı’’ dır. Bu anlayışın değişmesi için, Öz Türklerde kadını yeniden hatırlatmakta fayda görerek, günümüzde kadına bakış ve adalet algımızı sorgulamayı hedeflediğimizi söyleyebiliriz. Umarız daha geniş ve donanımlı çalışmalar için ufak bir hatırlatma etkisi var eder.
*YAYINLAMA TARİHİ: 20 ŞUBAT 2020
|