Ana Sayfa İletişim
ATATÜRK KÖŞEMİZ

 

Prof. Dr. Halil İbrahim BULUT

(İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fak. Öğr. Üyesi)

 

01.04.2021  

Kur’an ve Ramazan

 

Hicri 1442 (2021) yılının Ramazan ayının gölgesi üzerimize düştü. Rahmet, bereket ve günahlardan mağfiret olan bu mübarek ayın ülkemiz ve bütün Müslümanlar hakkında hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Burada Ramazan ayının anlam ve önemine dikkat çekmek istiyorum…


Bazı zaman dilimleri ve bazı mekânlar vardır ki diğerlerinden daha faziletli ve önemlidirler. Nitekim Cuma günlerinin, kandil gecelerinin, üç ayların ve özellikle Ramazan ayının böyle bir fazilete sahip olduğuna inanırız. Aynı şekilde Harem-i Şerif’in, Kabe’nin ve Beytullah’ın ayrıcalıklı ve inananlar nazarında kutsal mekânlar olduklarını kabul ederiz. Burada şu soru akla gelebilir; bir mekânın ya da bir zaman diliminin faziletli ya da kutsal olduğunu kim belirler ve bizler bunu nasıl biliriz? Bunun yegâne ölçüsü Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetidir. Eğer yüce Rabbimiz Kur’an’da ya da sevgili Peygamberimiz hadislerinde belli bir zaman diliminin önemine vurgu yapmışsa biz Müslümanlar olarak söz konusu zaman dilimine ayrı bir gözle bakar, onun mübarek/kutsal olduğuna inanır, sebep ve hikmetlerini anlamaya çalışırız. İşte üç aylar ve Ramazan ayı böyledir. Zira yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun…” (Bakara 2/185)


Yüce Allah, bizzat Ramazan ayının ismini zikrederek onu idrak eden müminlerin oruç tutmalarını istemektedir. Yine sevgili Peygamberimizin hadislerine baktığımızda Ramazan ayının önemi ve faziletiyle alakalı pek çok açıklamasının olduğunu görürüz. “Ramazan, oruç ayıdır; Kur’an ayıdır; takva ayıdır; Allah’ı yüceltme ayıdır; şükür ayıdır; doğruyu bulma ayıdır; tövbe ayıdır; tefekkür ve kulluk ayıdır; Allah’ın koyduğu sınırları gözetme ayıdır…” Ramazan ayının faziletine dair başkaca izahları hadislerde görmemiz mümkündür. Böyle olduğundan dolayıdır ki biz Müslümanlar, Ramazan ayına ayrı bir ehemmiyet verir, onun fazilet ve şerefine uygun yaşamaya çalışırız.


Konunun daha iyi anlaşılması için şu soruyu sorabiliriz: Ramazan ayı İslam öncesi Araplarda faziletine inanılan bir ay mıydı? Doğrusu Câhiliye dönemine bakıldığında “Haram Aylar” diye anılan ve Araplarca hürmet edilen, kan dökülmesi ve savaşılması yasak olan dört ayın olduğu bilinmektedir. Kur’an “haram aylar” diye bunlardan bahsetmektedir. Bunlar Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb aylarıdır. Dikkat edilirse bunların içinde Ramazan ayı yoktur. Dolayısıyla İslam öncesi Arap toplumunda Ramazan ayının bir ayrıcalığının, faziletinin ya da kutsiyetinin olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Şu halde Ramazan ayı, İslamiyet ile birlikte faziletli bir ay olmuştur, bunda hiçbir şüphe yoktur.


Burada akla gelen diğer bir soru şudur: Ramazan ayını faziletli kılan sebep nedir? Hiç şüphesiz bu ayı değerli ve ayrıcalıklı kılan şey, “Kadir Gecesi”nin bu ayda bulunmasıdır. Kadir gecesini kutsi yapan şey ise, Kur’an’ın bu gecede ve dolayısıyla bu ayda indirilmiş olmasıdır. Şu halde Ramazan ayının fazileti Kadir gecesinden, Kadir gecesinin fazileti de Kur’an’ın bu zaman diliminde indirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak Ramazan ayını değerli ve anlamlı yapan asıl unsur Kur’an-ı Kerim’in bizatihi kendisidir. Nasıl ki Son Peygamber’in (sav) Yesrib’e hicret etmesiyle orası “Medine-i Münevvere” hâline gelmişse, aynı şekilde son kitap olan Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmesiyle sıradan bir ay olan Ramazan ayı da “mübarek bir ay” olmuş ve “on bir ayın sultanı” kabul edilmiştir.


İnanan Müslümanlar olarak bizler, bu mübarek ayda ibadetlerimize ve ahlakımızın güzel olmasına dikkat ettiğimiz gibi, sosyal dayanışma ve kardeşlik ruhunu geliştirmek için gayret sarf etmeliyiz. Tutacağımız oruçlarla ve kılacağımız teravih namazlarıyla, bunların yanında itikâf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetleri ifa etmekle bu mübarek ayı ihya etmeye gayret etmeliyiz. Ama unutmayalım ki Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Bu vesile ile her şeyden daha çok Kur’an’a eğilmeliyiz; orijinal metnini kıraat ettiğimiz gibi mealini de okumalıyız, anlam dünyasına vakıf olmak için –imkân ölçüsünde- kısa özlü bir tefsiri de takip etmeliyiz… Ne mutlu Ramazan ayını fırsat bilip Kur’an’ı anlamak için gayret gösterenlere… Selam ve dua ile…

 

  

     

*Yazarımıza görüş ve önerilerinizi hibulut@istanbul.edu.tr e-posta adresi aracılığıyla gönderebilirsiniz.

Bookmark and Share Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır  

 

 
B&G Copyright © 2021 Tüm hakları saklıdır ve tüm içeriğine ait lisans ve telif hakları T.C yasalarınca korunmaktadır. İzinsiz kopylanması veya yayınlanması yasaktır.Web sitemizde yer alan her türlü yazı, makale şiir vb. eserlerden, eser sahibi sorumludur. Sakarya Aydınlar Ocağı'nın resmi görüşü olarak değerlendirilemez.